Ubisoft’un artık efsaneleşmiş serisi Assassin’s Creed’in 2013 yılı halkası olarak karşımıza çıkan Assassin’s Creed IV: Black Flag tadı damağımızda bırakmıştı. Ubisoft da aynı düşüncede olmalı ki, Black Flag’i AC serisinden ayırıp başlı başına bir oyun yapmak için kolları sıvadı, ancak oyunun geliştirilme süresi “tahmin edilenden” biraz daha uzun sürdü. Bu süreçte defalarca kez ertelenen ve artık çıkıp çıkmayacağını bile bilmediğimiz bir yapım haline gelen Skull and Bones, yaklaşık 10 yılın ardından geçtiğimiz ay sonunda çıktı. Peki, Skull and Bones, Black Flag’in tacını devralıyor mu? Oraya geleceğiz, ancak baştan hemen şunu söyleyebiliriz ki, Skull and Bones’ta korsan olmak hiç kolay değil.
Ubisoft’un yaklaşık 10 yıldır geliştirme aşamasında olan Skull and Bones hakkında söyleyebileceğimiz ilk şey, sinir bozucu şekilde neredeyse harika olabilecek olması olacak. Derinlemesine özelleştirilebilen yapısı, beklediğimizden daha heyecan verici gemi savaşları oyunun en önemli yanları olurken, daha bunun gibi çok detay var. Afrika kıyılarından Doğu Hint Adaları’na yelken açtığımız oyunun çevre unsurları ve atmosferine karşı kayıtsız kalmak pek mümkün değil. Ancak ilk etapta alışmanız gereken kafa karıştırıcı menü sistemi ve korsanlığa tam anlamıyla adım atmadan harcamanız gereken saatleriniz var.
Oyunun açılışında kendimizi bir savaşın ortasında buluyoruz, ancak çok geçmeden tabii ki bu savaşı kaybediyoruz. Karakterimizle de parçalanan geminin üzerinde hayata tutunmaya çalışırken tanışıyoruz. Mini bir karakter oluşturma ekranının ardındansa bize gelen yardım elini kabul edip, bir korsan olma yolunda Skull and Bones’a ilk adımımızı atıyoruz. Karakter oluşturma ekranı çok detaylı değil, ancak sonradan bu kısmı çevre dükkanlardan çeşitlendirmek mümkün. Yani kılık kıyafet, aksesuar vs. ne varsa alabiliyorsunuz. Ve tabii ki oyun içi satın alma sistemi var -aksi düşülemezdi sanıyoruz. Bu kısım oldukça zengin bu arada, çeşitli korsan setleri yapmanız da mümkün, fakat bunun için çok sayıda sefere çıkmanız, gemi batırmanız ve ticarete dalmanız gerekiyor. Ne de olsa azılı bir korsan olma yolunda her şey mübahtır!
Yani temelde Skull and Bones, hayata tutunmaya çalışan bir korsan adayının, 0’dan şanını konuşturacağı azılı bir korsana dönüşme hikayesini konu alıyor. Pardon, hikaye demişken, bu kısım biraz zayıf; hatta yok bile diyebiliriz. O nedenle başta söylediğimiz gibi, Skull and Bones harika bir yapım olabilecekken ancak iyi bir yapım olabiliyor ve bu açıkçası can sıkıcı. İyi bir hikaye anlatımıyla çok daha başarılı bir yapım haline gelebilirdi. Ancak bunun yerine oyunun büyük kısmında denizde, geminizin dümeninde engin denizlere yelken açarak ve üzerinize yağan görevleri yapmaya çalışarak geçiyor. Bu bir yandan da iyi bir şey elbette, yani görev çeşililiği bol ancak bir yerden sonra tekrara düşmüyor da değil doğrusu.
Keşfedilecek bir açık dünya olarak 17’inci yüzyıl Hint Okyanusu fikri gayet başarılı. RPG öğeleri ile zenginleştirilen oyunda sahibi olduğunuz gemileri de aynı anda arkadaşlarınızla birlikte kullanabilseniz çok daha keyifli bir oyun olabilirmiş. Fakat bunun yerine oyuna arkadaşlarınızla girmek istediğinizde bir filo oluşturabiliyorsunuz; yani arkadaşlarınız da kendi gemileriyle yanınızda yer alıyorlar. Bu arada kullandığınız geminin hız kademeleri var. En yüksek kademedeyken de devreye tayfanızın staminası giriyor, yani sürekli yelkenler fora gidemiyorsunuz. Bu seviyede ne kadar yol alabileceğiniz ise tayfanıza verdiğiniz değerle ölçülüyor.
Arkadaşlarınızla birlikte Hint Okyanusu’nda PvP şeklinde gemi savaşlarına dalmak gerçekten oyunun en keyifli yanı. Yeni bir gemi almak, aldığınız gemiyi güçlendirmek, sahip olduğunuz silahları ve muhimmatı üretmek, bunun için çevrede şemalar ve malzemeler aramak, kılık kıyafet düzenlemelerine gitmek, pek tabii ki yeni savaş taktikleri geliştirmek ve bunu savaşlarda uygulamak oyunda geçirdiğiniz süreyi keyifli hale getiriyor. Çevreden yağan görevleri ana görev ve yan görevler olarak alabiliyor, çeşitli etkinliklere katılabiliyorsunuz. Oyun bu anlamda oldukça zengin. Yani bir açık dünya oyununda aradığıız çeşitliliği ziyadesiyle sağlıyor Skull and Bones; hiç boş kalmıyorsunuz.
Gemiler arası PvE savaşları ve diğer oyuncuların sahip olduğu gemilerle savaş ve kuracağınız iş birlikleri ile zenginleşen oynanış, daha iyi bir modifikasyonla daha keyifli hale geliyor. Geminizi sürekli yapılandırmanız gerekiyor ki, darbelere dayanabileseniz ve daha fazla hasar verebilesiniz. Bu arada deniz savaşları olsun, okyanusta başıboş yelken açmak olsun gerçekten iyi görünüyor. Görsellik anlamında da fazlasıyla doyurucu Skull and Bones; ah bir de NPC’lerin o ölü bakışları ve diyaloglardaki tepkisizliği olmasa… En azından seferleriniz sırasında türkü çığırabiliyorlar.
Bu arada görsellik demişken biz Skull and Bones’u PlayStation 5’te oynadık. Ancak bunun yanı sıra PC’de elbette var. PC’de oynamak isteyenler için Skull and Bones için sistem gereksinimlerini de burada bulabilirsiniz.
Skull and Bones’tan 4 bölgede yelken açıyoruz. Kızıl Ada, Afrika Kıyıları, Doğu Hint Adaları ve Açık Denizler şeklinde ayrılan bölgelerde yerel fraksiyonlar da yer alıyor. Ungwana, Fara Klanı, Rempa’nin Haki̇mi̇yeti ve Deniz İnsanları gibi yerel fraksiyonların yanı sıra Fransız, İngiliz ve Hollandalı büyük şirketler de denizlerde hüküm sürüyor. Bölgede ise 2 korsan lideri var; John Spurlock ve Amiral Rahma.
Oyunda 10 farklı Infamy seviyesi bulunuyor. Korsan liderliğine uzanan yolculuğumuz sırasında şöhretimiz ne kadar artarsa elbette ayrıcalığımız da o denli artıyor. Namınızı duyurmak için sözleşmeler harika bir yol olurken, elbette batırdığınız gemiler ve yağmalar da büyük etki ediyor. Yağmadan bahsetmişken, şu üzücü detayı da vermeden geçmeyelim: Maalesef Skull and Bones’ta elinizde kılıç yaldır yaldır düşman kesemiyorsunuz. Hatta şöyle diyelim: Yakın dövüş yok. Bu da bir korsan oyunu için bizce önemli eksikliklerden biri. Tüm aksiyon gemi savaşlarına ayrılmış durumda. Fakat işin ekonomi ve ticaret boyutu var. Yani gemilere saldırıp oradan elde ettiğiniz malları adalarda satabiliyor, hatta farklı pazarlarda arbitraj bile kovalayabiliyorsunuz.
Oyundan aldığınız keyif elbette sahip olduğunuz geminin yetenekleri ile doğru orantılı olarak artıyor. Denizlerdeki üstünlüğünüzü rakiplere kabul ettirmeye başlatıkça, avuçlarınızın daha fazla kaşınmaya başlıyor ve kendinizi düzenli olarak Legendary Heists ve Hostile Takeover gibi PvP etkinliklerine katılırken buluyorsunuz. Ancak bu etkinlikler bazen doğru çalışmayabiliyor; güncellemelerle düzeltileceğini düşünüyoruz.
Sonuç
Sonuç olarak Skull and Bones, Hint Okyanusu’nda kötü bir şöhrete sahip bir korsan olma yolunda, açık dünya aksiyon RPG deneyimi sunan, heyecan verici deniz savaşlarıyla dolu, zorlukların üstesinden gelmek için amansız savaşlara girmenizin gerektiği ve bunun yanı sıra ittifaklar kurmanızın kaçınılmaz olduğu bir deneyim oluyor. Ancak saydığımız eksikleri de göz önünde bulundurduğumuzda kesinlikle Assassin’s Creed 4: Black Flag’in halefi değil. Maalesef.
CHIP Notu: 77
KÜNYE
Geliştirici: Ubisoft
Yayıncı: Ubisoft
Tür: Aksiyon / Macera / Taktiksel RPG
Platform: PlayStation 5, PC, Xbox X / S
Web: https://www.ubisoft.com/en-us/game/skull-and-bones
Kaynak: Chip – https://www.chip.com.tr/haber/skull-and-bones-inceleme_162289.html