İngiltere, kan testleri yoluyla Alzheimer hastalığı ve diğer demans türlerinin daha erken teşhis edilip edilemeyeceğini anlamak için denemeler yapıyor.
Bu sayede daha fazla insanın bakım, destek ve yeni ilaç tedavilerine daha erken aşamada başlanması umuluyor.
İngiltere’deki Alzheimer Society (Alzheimer Derneği) verilerine göre bugün dünyada 55 milyon insan demansla yaşıyor ve 2050’de bu rakamın 139 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Demans ve Alzheimer aynı şey mi?
Demans, beynin birçok hastalığında görülen bir semptomdur.
Hafıza kaybı söz konusudur ve özellikle yakın zamandaki olayları hatırlamakta zorluk çekilir.
Diğer belirtiler arasında davranış, ruh hali ve kişilik değişiklikleri, tanıdık yerlerde kaybolma veya konuşmada doğru kelimeyi bulamama sayılabilir.
Bu durum, insanların yemek yeme ve su içme gibi ihtiyaçlarının farkında olmadıkları bir noktaya ulaşabilir.
Alzheimer, demansa neden olan hastalıklar arasında en yaygın olanıdır.
Diğer demans türleri ve yol açan unsurlar ise şunlar:
Alzheimer’ın erken belirtileri neler?
Alzheimer hastalığının ilk belirtileri genellikle hafıza kaybı olarak ortaya çıkar.
Bu, son konuşmaları unutmayı, eşya kaybetmeyi, isimleri unutmayı veya aynı soruyu tekrar tekrar sormayı içerebilir.
Ruh halinde de daha fazla endişe veya kafa karışıklığı gibi değişiklikler olabilir.
Gençler Alzheimer’a yakalanır mı?
Alzheimer çoğunlukla bir yaşlılık hastalığıdır. 80 yaşın üzerindeki her altı kişiden birinde görülür.
Erken (genç) başlangıçlı Alzheimer nispeten nadirdir. Yine de Alzheimer vakalarının yüzde 5’i 65 yaşın altındaki kişilerde ortaya çıkar.
Çok daha az sayıda insan ise 30’lu ve 40’lı yaşlarında etkilenebilir.
Genç yaşta Alzheimer’a yakalanmak için bilinen tek risk faktörü, yakın akrabaların da erken başlangıçlı hastalığa sahip olmasıdır. Hastalığı önlemenin bilinen bir yolu yoktur.
Demans engellenebilir mi?
Demansa yakalanmayı engellemenin kanıtlanmış bir yolu yok.
Ancak araştırmalar, her üç vakadan birinin yaşam tarzı değişiklikleri ile önlenebileceğini gösteriyor:
Bunları yapmanın beyni korumaya nasıl yardımcı olabileceği tam olarak bilinmiyor.
Peki, bu yaşam tarzı faktörleri beyindeki bunama sürecini gerçekten durduruyor mu? Yoksa beyni bunamaya hazırlayıp böylece daha uzun süre idare edilmesini sağlayarak semptomların ortaya çıkması mı erteleniyor?
Alzheimer kalıtsal mı?
Alzheimer kalıtsal olabilir, ama olay bundan ibaret değil.
Alzheimer’lı bir ebeveyne veya kardeşe sahip olmak hastalığa yakalanma riskini artırır.
Ancak hastalığa yakalanmış bir akrabanızın olması, kaderinizde bu hastalığa yakalanmak olduğu anlamına gelmez.
Alzheimer’dan etkilenmemiş bir ailede olmak da hastalığa yakalanmayacağınız anlamına gelmez.
Alzheimer tedavisinde hangi ilaçlar kullanılıyor?
İlk kez klinik deneylerde ilaçların Alzheimer hastalığının hızını yavaşlattığı kanıtlandı.
, hastalığın erken evrelerinde beyindeki amiloid adlı proteini hedef alıyor.
Amiloid, beyin hücreleri arasındaki boşluklarda birikerek hastalığın özelliklerinden biri olan plakları oluşturuyor.
Ancak bu ilaçların faydası çok büyük görünmüyor; hastalığı durdurmuyor ya da tersine çevirmiyorlar.
Bu ilaçlar henüz bilimsel çalışma aşamasını geçip rutin hastane kullanımına sunulmuş değil.
Londra’daki University College Hastanesi’nde miridesap adlı bir ilacın denemeleri yapılıyor.
Deneme, en fazla 12 ay boyunca ilacın her gün mideye enjekte edilmesini içeriyor ve SAP (serum amiloid P bileşeni) adı verilen proteini beyinden uzaklaştıran ilacın, amiloid plakların beyin hücrelerine zarar vermesini durdurup durduramayacağını öğrenmeyi amaçlıyor.
Araştırmacılar bunun Alzheimer hastalığının gelişim sürecinin bir parçası olabileceğini düşünüyor.
Kaynak: Haberler.com – https://www.haberler.com/saglik/ingiltere-alzheimer-hastaligini-erken-teshis-etmek-icin-kan-testleri-yapiyor-17211082-haberi/