İnsanlar, türümüzün ilk ortaya çıkışından bu yana Dünya üzerinde geziyordu ve bir süre sonra kimin nerede olduğunu takip etmek önemli hale gelmeye başladı. Bilinen en eski haritalar 2.500 yıldan daha uzun bir geçmişe sahip ve o zamandan beri insanların çevrelerini araştırmalarını kayda dökebilme yeteneği, teknolojik gelişmeler sayesinde büyük ölçüde gelişti. Ancak özellikle son zamanlarda her şey akıl almaz bir şekilde değişti.
Fotoğrafçılık, optik ve havacılık alanlarındaki teknolojik gelişmeler bu değişikliklerin temelini oluşturdu. Yaklaşık olarak 1800’lerin ortalarından beri insanlar, etrafımızdaki dünyanın görsel kayıtlarını oluşturabiliyorlardı, ancak 1930’lara kadar Dünya’nın eğriliğinin 6,4 kilometrelik mütevazı bir yükseklikten fotoğraflarına sahip değildik.
Havacılık, kuş bakışı görüntünün yeni bilgiler sağlayabileceğini gösterdi. Birkaç yıl sonra, yüksek irtifa atmosferik balonlar Dünya rekorunu kırarak 22 kilometreyi aşan mesafeye ulaştı ve atmosfer hakkında daha önce görmediğimiz ayrıntılar sağladı. Ancak ilk uydular ve ardından astronotlarla gezegenimiz tamamen odak noktasına geldi.
NASA da, Dünya’nın yükseklerden, uzaydan ve hatta diğer gezegenlerden alınan tarihi fotoğraflarından oluşan ve bütün bu gelişmeleri harika bir şekilde gösteren etkileyici bir koleksiyon oluşturdu. Bu koleksiyon, evrenin bize ait olduğunu düşündüğümüz bu küçük köşesinin gerçekte ne kadar özel ama bir o kadar da kırılgan bir yer olduğunu gösteriyor. İster mürettebatlı ister robotik olsun, bu görevler övgüyü hak ediyor, ancak dikkatimizi çekmesi gereken çok daha fazlası bulunuyor.
64 yıl önce fırlatıldı: Çalışan ilk hava durumu uydusu TIROS
Çalışan ilk hava durumu uydusu 64 yıl önce fırlatıldı. TIROS uydusu (Televizyon Kızılötesi Gözlem Uydusu) 1 Nisan 1960’da gezegenimizin görüntülerini çekmeye başladı. Bu, Dünya’nın yörüngesinin sadece uzayın izleneceği bir yer olmadığını gösterdi. Uzay ajansları çoğunlukla astronomi ve astronotikle ilişkili olsa da, aynı zamanda Dünya’ya bakan filoları da bulunur.
Son altmış beş yıl içerisinde, basit görüntülemeden, gezegenimizdeki tüm değişiklikleri gözlemleyen çok çeşitli uzay görevlerine geçtik. Bulutlar, yağışlar, rüzgarlar, buz tabakaları, elektromanyetik alanlar ve yerçekimine kadar Dünya’da yaşanan her türlü olarak artık kayda alınıyor. NASA, Avrupa Uzay Ajansı ve diğer pek çok kuruluşun uyduları, gezegenimizin neye benzediğini ve iklim krizine nasıl tepki verdiğini daha iyi anlamak için hem bağımsız ve hem de ortak çalışmalar yürütüyor.
Uzaydan ve atmosferin yüksek katmanlarından yapılan bu gözlemler, hava durumuna bağlı olarak giyeceğiniz kıyafetten uluslararası politikalara kadar pek çok türdeki seçimi bilgilendiren temel verileri sağlıyor. Gezegenimiz hakkındaki uydu bilgileri insanlığın hayatında büyük bir rol oynuyor ve teknolojiyle beraber gelişmeye devam ediyor.
Kaynak: Chip – https://www.chip.com.tr/haber/dunya-uzaydan-nasil-gorunuyor-70-yilda-her-seyin-nasil-degistigine-inanamayacaksiniz_162314.html