Kenya’da, tuz bulmak için duvarları kazımak üzere mağaraları ziyaret eden fillerin dişleri tarafından oyulmuş Kitum mağarası, insanoğlunun bildiği en ölümcül patojenlerden bazılarına ev sahipliği yapıyor. Bu yüzden, bir sonraki pandeminin çıkışı için aday noktalardan biri olarak görülüyor.
1980 yılında yakındaki bir şeker fabrikasında çalışan bir Fransız mühendis, Kenya’nın Elgon Dağı Milli Parkı’nın kalbindeki sönmüş yanardağ içinde yer alan Kitum mağarasını ziyaret ederken vücut eriten Marburg virüsüne yakalandı ve Nairobi’deki bir hastanede hayatını kaybetti. Bu olaydan yedi yıl sonra, ailesiyle birlikte tatile çıkan Danimarkalı bir okul çocuğu, şu anda Ravn virüsü olarak adlandırılan ilgili bir hemorajik virüs sebebiyle Kitum mağarasının bir diğer kurbanı oldu.
Bilim insanları, bu mağaranın sadece filler için değil aynı zamanda batı Kenya’nın bufaloları, antilopları, leoparları ve sırtlanları için bir uğrak noktasına dönüşmesini sağlayan değerli tuzlu mineralleri sebebiyle zoonotik hastalıklar için bir kuluçkaya dönüştüğünü keşfetti.
Kitum ilk keşfedildiğinde araştırmacılar duvarlarındaki sıyrıkların ve çiziklerin ne olduklarından emin değillerdi ve bir teori, eski Mısırlı işçilerin altın veya elmas bulmak için bölgeyi kazdıklarını öneriyordu. Daha sonra, 600 metre derinliğindeki mağaranın filler tarafından sürekli olarak derinleştirildiği ve genişletildiği, ancak hastalık taşıyan yarasalar için de bir sığınak haline geldiği anlaşıldı.
Amerika Birleşik Devletleri Ordusu Bulaşıcı Hastalıklar Tıbbi Araştırma Enstitüsü (USAMRIID), 1980’lerdeki olaylardan sonra basınçlı, filtreli, koruyucu kıyafetlerle Kitum mağarasına bir keşif gezisi düzenledi, ancak ölümcül patojenlerin insanlara yayılmasından sorumlu türleri belirlemekte zorlandı.
Daha sonra, 2007 yılına geldiğimizde mağaradan alınan yarasa örneklerinde çok sayıda farklı ve ölümcül virüs keşfedildi.
Kaynak: Chip – https://www.chip.com.tr/haber/bir-sonraki-pandemi-kenyadaki-bu-magaradan-cikabilir_163123.html