Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve İstanbul Tabip Odası (İTO), Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’nde yapılması planlanan değişikliğe ilişkin 12 Ekim 2024 günü İTO Sevinç Özgüner Toplantı Salonu’nda bir açıklama yaptı.
TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip; Tekirdağ’da trafik kazasında yaşamlarını yitiren Tekirdağ Tabip Odası eski Genel Sekreteri Dr. Emel Ersöz ve Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Dr. Nilda Turgut ile dün yaşamını yitiren ve İTO’nun seçili kurullarında çeşitli görevler üstlenmiş Dr. Hulki Forta’nın ailelerine, yakınlarına ve sağlık camiasına başsağlığı dileyerek söze başladı. TTB olarak önemine her zaman dikkat çektikleri birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesine yönelik bir çalışma beklediklerini söyleyen Saip, buna karşın hem hekimleri ve sağlık emekçilerini hem de hastaları mağdur edecek bir yönetmelik taslağı ile karşı karşıya kaldıklarını ifade etti.
İTO Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Osman Küçükosmanoğlu, iktidarın daha önce de sıklıkla yaptığı üzere tepkileri ölçmek amacıyla yönetmelik taslağını basına sızdırdığına dikkat çekti. Aile sağlığı merkezi çalışanlarının ücretlerinin azaltılmasının ve performans adı altında yapılan ödemelerin esas ücretin önemli bir kısmını oluşturmasının öngörüldüğünü aktaran Küçükosmanoğlu, bunun “Daha çok hasta bakın, daha çok para kazanın, vatandaşın hastalığına duacı olun” anlamına geldiğini vurguladı. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yeni vergi hazırlıklarına atıf yapan Küçükosmanoğlu, sağlığa ve eğitime bütçe ayrılması gerekirken yeni vergiler yoluyla savunma sanayine kaynak aktarılmasını da eleştirdi.
Yönetmelik Taslağı İnfial Yarattı
TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Alpay Azap da yönetmelik taslağının sahada, hekimler ve sağlık emekçileri arasında büyük infial yarattığını kaydetti. Sağlık Bakanı ile yapılan görüşmelerde ve bakanın çeşitli beyanlarında birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi varken, böyle bir yönetmelik taslağının gündeme gelmesinin hayal kırıklığı yarattığını ifade eden Azap, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yıkıcı sonuçları, hem hekimleri hem hastaları mutsuz ve mağdur etti. Oysa birinci basamak sağlık hizmetlerinin ve koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi ile sağlık sisteminde yaşanan sorunların büyük kısmı çözülebilir. O nedenle bu yönetmelik taslaklarına değil, birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesine yönelik çalışmalara ihtiyaç var.” TTB gibi emek-meslek örgütlerinin görüşlerinin alınması gerektiğinin de altını çizen Azap, bu doğrultuda 14 Ekim Pazartesi günü sağlık emek-meslek örgütleri olarak bir toplantı yapacaklarını da sözlerine ekledi. TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Ayşegül Ateş Tarla tarafından okunan basın açıklaması şöyle:
∑ziyet Yönetmeliği Geri Çekilsin!
Sağlık Bakanlığı ile görüşmelerimiz ve basın-yayın mecralarına sızdırılan haberlerden mevcut Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği yerine yeni bir yönetmelik taslağı üzerinde çalışma başlatıldığı anlaşılmaktadır. Sağlık Bakanımız göreve başladığı ilk günlerde “Temel sağlık ve koruyucu sağlık önceliğimiz. Hedefimiz güçlü aile hekimliği” diyerek birinci basamağı güçlendireceğini söylemişti. Bunun üzerinden bir ay geçmeden yine Sağlık Bakanımız “Biz maalesef hekimleri son zamanlarda biraz darılttık, küstürdük, toplum olarak söylüyorum. Hekimleri toplum olarak üzdük” diyerek sağlık emekçilerinin tükenmişliğini gördüğünü söylüyordu. Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak Sağlık Bakanı’nı ziyaret ettiğimizde sağlıkta şiddetin önlenmesi yönünden, birinci basamağın güçlendirilmesi, performans sisteminin olumsuz sonuçlarını ayrıntılarıyla aktarmış ve diyalog içinde çalışabileceğimizi belirtmiştik. Ne yazık ki bu görüşmelerimizin sonrasında bakanlık bürokratlarının üç aydır bu “Eziyet Yönetmeliği” üzerinde çalıştığını ve ortaya çıkan taslaktan “Benim için öncelik hasta memnuniyetidir” söyleminin bakanlığın asli görüşü olduğunu görüyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın görevi sağlığı korumak olmalıdır.
Aile Hekimleri Yönetmeliği Taslağı Sorunları Daha Da Derinleşleştirecek
TTB olarak yıllardır söylediğimiz bilimsel gerçeği tekrar hatırlatmak istiyoruz: Birinci basamak sağlık hizmetleri, sağlık sisteminin can damarıdır ve ülkemizde sağlık alanında yaşanan pek çok sorunun kaynağında birinci basamak sağlık hizmetleri ve koruyucu hekimlik uygulamalarına gereken önemin verilmemesi yatmaktadır. Halkın eşit, ücretsiz, erişilebilir ve nitelikli sağlık hizmetine kavuşması, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının sorunlarının çözülebilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın birinci basamak sağlık hizmetlerini ve koruyucu hekimlik uygulamalarını güçlendirecek düzenlemeler yapması gereklidir. Sağlık Bakanı ile yaptığımız görüşmede bu yöndeki beyanları olumlu bir beklenti yaratmışken yeni yönetmelik taslağı büyük bir hayal kırıklığına neden olmuştur. Bu taslak ile halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özlük hakları ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana yaşanmakta olan sorunların daha da derinleşmesine neden olacaktır.
Sağlık Bakanlığı üç aydır bu yönetmelik üzerinde çalışırken, bakanlığın elindeki bazı aşılar tükendi ve ülkemizde aşıyla önlenebilir hastalıklardan ölen bebekler oldu. 21. yüzyılda Türkiye’de beş bebek boğmacadan hayatını kaybetti. Bu üç ayda aşı yokluğu nedeniyle çocukların, gebelerin, bebeklerin aşıları aksadı. Bu üç ayda Sağlık Bakanı’nın uzun yıllar sağlık müdürlüğü yaptığı İstanbul’da olası bir deprem sonrası iyimser tahminlerle tam 519 aile sağlığı merkezinin yıkılacağını öğrendik. TTB olarak bu üç ayda bu temel sorunlara karşı bir çözüm için çalışılmasını beklerdik. Maalesef bu yönetmelikte koruyucu hekimlik uygulamalarının geliştirilmesi, aile sağlığı merkezlerinin sayısının, donanımlarının, ekiplerinin artırılarak güçlendirilmesi için bir düzenleme yer almıyor.
Aylardır üzerinde çalıştıkları bu yönetmelik adeta aile hekimliği çalışanlarına eziyet etmek için hazırlanmıştır. Bu yönetmelik ile birinci basamak sağlık hizmetlerinin Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenmiş temel ilkelerine aykırı olarak karmaşık katsayılar ve performans sistemi, çalışanların ücret kesintileri, sözleşme fesihleri, cezalandırma sisteminin bahanesi haline getirilmiş, iş ve gelir güvencesi ortadan kaldırılmaya zemin hazırlanmıştır.
Hastalık Yönetme Platformu ile kronik hastalıkların takip edilmesi gibi hastalarımız için faydalı bir uygulama motive ediliyor gibi görünse de, bu platformda yer alan skorlama sistemleri hastanın ikinci ve üçüncü basamak hastanelere sevkini zorlamaktadır. Rahatlıkla birinci basamakta takip edilebilecek tansiyon, şeker, kalp hastalarının aldıkları puanlar sonunda zorunlu olarak hastanelere sevk edilmek durumunda kalacağı çok açıktır. Bu, hastaneler üzerinde yükü artıracağı gibi, randevu bulma güçlüğü nedeniyle hastalara da eziyete dönüşecektir. Bu sadece aile hekimliği çalışanlarına değil, yurttaşlara da eziyet yönetmeliğidir. Ayrıca aynı yönetmelik sevk sayısı yüksek aile hekimlerinin gelirinde kesinti getirmektedir. Sonuç olarak bu yönüyle yönetmelik adeta şehir hastanelerine hasta üretme programı haline getirilip, toplumun sağlığını korumaktan ziyade hasta garantisini sağlamayı amaçlıyor görünmektedir. Sağlık kurumlarına yaklaşık yılda bir milyar kişinin başvurduğu ülkemizde, sağlık sorunlarının çözümü daha fazla doktora gitmek değildir. Performans sistemi hayata geçsin diye hastalarımızın daha çok doktora başvurması gerçek sağlık hizmeti ihtiyacı olanların hakkından ve vaktinden çalmak onlara eziyet etmektir.
Güvencesiz, hekim bağımsızlığını tehdit eden, koruyucu hekimliği öncelemeyen, çalışma barışını bozan, aile sağlığı çalışanlarının haklarını gasp eden eziyet yönetmeliği taslağı derhal geri çekilmelidir. Bu aykırılıklara ve çalışanlara rağmen bu yönetmelik çıkarılamaz, çıkarılsa bile hayata geçirilmesine karşı hukuki ve fiili mücadele yürüteceğimizin bilinmesini isteriz.
Sağlık sisteminde yapılacak değişiklikler çalışanların ve sağlık emek-meslek örgütlerinin görüş ve önerileri alınarak hazırlanmalı; toplumun sağlığını koruyan, sağlık çalışanlarının hak kayıplarını ortadan kaldıran değişiklikler olmalıdır.
Bu eziyet yönetmeliği taslağı toplum sağlığına katkıda bulunmayacak, sağlık çalışanlarının sorunlarını çözmeyecektir.
TTB olarak bir hafta önce deprem bölgesinde aile sağlığı merkezi ziyaretlerimizde meslektaşlarımızla görüşmelerde bulunduk. Bizlere iletilen sorunlar karşısında meslektaşlarımız ve sağlık çalışanları formül değil çözüm istiyorlar. Sağlık Bakanımızın sözünü tutarak birinci basamağı güçlendirmesini bekliyorlar.
TTB olarak çözüm önerilerimizi burada bir kez daha dile getirmek istiyoruz:
- Aile sağlığı merkezinin sayısı hekim başına 2.000 nüfus olacak şekilde artırılmalı, binaları kamu tarafından yapılmalı, malzemeler ve giderler kamu tarafından karşılanmalıdır.
- Çalışanların hak kayıpları giderilmeli, eziyete ve mobbinge dönüşen denetimlerden, kesintilerden, idari baskılardan vazgeçilmelidir.
- Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarına performansa dayalı olmayan emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, yoksulluk sınırının en az iki katı düzeyinde ve izin dönemlerinde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.
- Birinci basamakta yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir.
Halkın sağlığını koruyan, geliştiren, hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının mesleki bağımsızlığının olacağı ve istekle çalışacağı, ülkemizin ihtiyacı olan bir birinci basamak sağlık hizmeti programını hayata geçirmek hiç de zor değil. Taleplerimiz, ülkemizin insan ve maddi kaynaklarıyla rahatlıkla karşılanabilir ve sağlık sistemindeki pek çok sorunu çözebilir.
Sağlık Bakanlığı’na acil çağrımız; hekimlere ve sağlık çalışanlarına maddi kayıplar ve iş güvencesizliği getiren, halkın sağlığına katkısı olmayan yönetmelik değişiklikleri yapmaktan vazgeçmesi, kolay, erişebilir birinci basamak sağlık hizmetleri ve koruyucu hekimlik uygulamalarını planlamak üzere uzun yılların bilimsel birikimine sahip TTB ve alanla ilgili sağlık emek-meslek örgütleriyle işbirliği içinde çalışmasıdır.
TTB olarak, bu eziyet yönetmenliğine karşı birlikte mücadele ederek haklarımızı kazanacağımızın ve daha iyi bir birinci basamak sağlık hizmetinin hayata geçirilmesini sağlayacağımızın bilinciyle; 14 Ekim Pazartesi günü sağlık emek-meslek örgütleri ile birlikte bir toplantı yapacağımızı ve her zaman yaptığımız gibi ülkemiz sağlık ortamına katkı sunmaya, halkın sağlık ve hakkı ile hekimlerin ve sağlık çalışanlarının hakları için her platformda mücadele etmeye devam edeceğimizi ilan ediyoruz. Saygılarımızla Sağlık Bakanlığı’na ve kamuoyuna bildiriyoruz. (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı)
Kaynak: Bilim ve Sağlık Haber Ajansı – https://www.bsha.com.tr/aile-sagligi-merkezlerini-eziyete-donusturmeyin/