1962’den önce Centralia, Pensilvanya, gelişmekte olan eski bir maden kasabasıydı. Ancak o yılın Mayıs ayında çıkan yangınla bu durum değişti. Yangının sebebi tam olarak belli olmasa da sonuçları net bir şekilde takip edilebiliyor. Yangın, kasabanın altından geçen labirent benzeri madencilik tünellerine yayıldı ve yayılırken muazzam bir yıkıma neden oldu. Yerde çatlaklar ortaya çıktı, kasabaya gaz ve duman bulutları yayıldı ve kasaba sakinlerinin çoğu kaçmak zorunda kaldı.
Kulağa bir felaket filminden bir sahne veya bir korku hikayesi gibi gelen bu olay ne yazık ki gerçekten yaşandı ve belki de daha etkileyici bir şekilde bu yangın, 62 yıl sonra bugün hala devam ediyor.
Centralia, yangın başlamadan önce yüzyılı aşkın süredir madencilik endüstrisiyle besleniyordu. Göreceli başarısının temeli, yüzeyinin altında bulunan bol miktardaki antrasit kömür yataklarıydı. Madenler açılmaya başladıktan sonra, 1866’da Centralia ilçesi kuruldu. Başlangıçta kasabanın adı Centreville idi, ancak ABD Posta Ofisi’nin Schuylkill İlçesinde zaten bir Centerville’in var olduğunu belirtmesinden sonra 1865’te yeniden adlandırıldı.
Kasabanın erken tarihi çok üretken olmasa da oldukça renkliydi. Burası, Amerika Birleşik Devletleri’nin doğusunda madencilerin sendikalar halinde örgütlenmesi gibi çeşitli faaliyetler yürüten İrlanda gizli topluluğu Molly Maguires’ın üyelerinin evi haline geldi. 1860’larda, topluluğun üyelerinin kasabada çeşitli şiddet eylemleri gerçekleştirdiği söyleniyor ve 1868 yılında kasabanın kurucusu Alexander Rae‘yi öldürdükleri iddiası da bunların arasında yer alıyor. Bu anlatım oldukça popüler olsa da, doğruluğu kanıtlanmış değil ve bunun, madencileri sendikalaştırmaya çalışan Molly Maguires’e karşı bir tuzak olduğu iddiaları da bulunuyor.
Büyük Buhran bile durduramadı
1890’lara gelindiğinde kasaba, yaşamlarını madene bağlı bir şekilde devam ettiren 2.700’den fazla kişiye ev sahipliği yapıyordu. Büyük Buhran birçok madeni vurup kapanmaya zorladıktan sonra bile kasabayı durdurmadı.
Böyle bir kasabadan tahmin edilebileceği gibi, Centralia’da yangınlar olağandışı değildi. 19. ve 20. yüzyıllarda madenlerde bazı yangınlar çıkmış ve her biri çeşitli seviyelerde hasara neden olmuştu. Ancak bunların hiçbiri 1962’de yaşananlarla rekabet edecek seviyede değildi.
Yangının tam olarak ne zaman ve nasıl başladığı hala belli olmasa da, en popüler inanışlardan biri, terk edilmiş maden ocaklarından biri olan ve çöp sahasına dönüştürülen Centralia atık depolama alanında başladığını öneriyor. Bu popüler iddiaya göre belediye meclisi, fareleri çeken ve kasabada istenmeyen kokulara neden olan çöp sorununu çözmek istiyordu. Mayıs 1962’de konsey, Centralia’nın Anma Günü festivali öncesinde çöp sahasını temizlemek istedi ve çözüm olarak çöplerin hepsini yakmaya karar verdi.
Yangının madenin derinliklerine ulaşıp bir kömür damarını tutuşturması ve daha sonra çok daha büyük bir yangına dönüşmüş olması mümkün. Ne yazık ki, maden tünelleri tüm kasabanın altına yayıldı ve sonunda karbon monoksit dumanları çok tehlikeli olduğundan tüm madencilik faaliyetleri durdurdu. Yangın, tünel ağına o kadar yayıldı ki, mücadele etmenin çok pratik olmadığı görüldü. Bu yüzden Kongre, Centralia sakinlerine ödeme yaparak kasabadan ayrılmalarını sağladı. Kısa süre sonra kasabadaki tüm binalar yasaklandı ve posta kodu kaldırıldı. Sadece yedi sakin kasabadan ayrılmayı kabul etmedi ve yerlerinde kaldı ancak mülklerini başkalarına devretmeleri veya satmaları yasaklandı.
Centralia’nın altındaki yangın günümüzde hala devam ediyor ve tüm yakıtını tüketene kadar 250 yıl daha yanmaya devam edebilir.
Kaynak: Chip – https://www.chip.com.tr/haber/62-yil-once-basladi-halen-devam-ediyor-iste-dunyanin-sonmeyen-tek-yangini_162998.html